İzmir
14 Mart, 2025, Cuma
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

Selahattin Demirtaş ameliyat olan eşine refakat etti, Bahçeli ile görüşme bu sırada gerçekleşti

Selahattin Demirtaş ameliyat olan eşine refakat etti, Bahçeli ile görüşme bu sırada gerçekleşti
Cezaevinde bulunan HDP eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hastanede operasyon geçiren eşi Başak Demirtaş'a refakat etti. Edirne Cezaevi'nden İstanbul'a götürülen Demirtaş'ın son fotoğrafını paylaşan DEM Parti'li Sırrı Süreyya Önder, Bahçeli'yle görüşmenin de hastanede gerçekleştiğini açıkladı.

Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İstanbul'daki bir hastanede cerrahi bir operasyon geçiren eşi Başak Demirtaş'a özel izinle refakat etti. 

Habertürk TV yayınına katılan DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, "Başak Hanım bir rahatsızlık geçirdi, ciddi bir rahatsızlıktı. Bir anlamda yaşamsal bir şeydi. Doktorlar ağır bir operasyona karar verdiler. Bütün mahkumlara tanınmış bir haktır. Bu çerçevede sayın Demirtaş'ın, başkanımızın, avukatları Adalet Bakanlığı'na müracaat ettiler. Ben ve Pervin Hanım sürecin hızlanması için devreye girdik. Sayın Cumhurbaşkanına arz edildi. Duyarlılık gösterdi. O gecenin sabahında 09.00 sularında sayın Demirtaş'ı ameliyatın yapılacağı hastanede hazır ettiler" ifadelerini kullandı. 

"Ameliyat olana kadar eşi hanımefendiye moral verdi. Kendisi de çok üzüntülüydü" diyen Önder şöyle devam etti: "Biz de Pervin (Buldan) hanımla beraber ikisine moral verdik. Biraz böyle yüksek moralle ameliyata uğurladık. Doktorların hepsine teşekkür ediyorum. Hekimler, o kattaki personeller ve hastane yönetimi seferber oldu. Hem Demirtaş ailesi olarak hem bizler teşekkür ediyoruz. Refakat eden güvenlik görevlileri çok zarif ve duyarlı davrandılar."  

DEM Parti, Bahçeli-Demirtaş görüşmesini doğruladı

DEM Parti, Bahçeli-Demirtaş görüşmesini doğruladı

Ameliyatın başarıyla sonuçlandığını belirten Önder, "Ameliyat sonrası birkaç işlem daha yapılacak. İnanıyoruz ve güveniyoruz ki Başak hanım tanıdığımız en güçlü kadın arkadaşlarımızdan, yoldaşlarımızdan birisidir. Bunu da göğüsleyecektir" diye konuştu. 

"İkisiyle de konuştu, Başak hanıma şifalar diledi"

MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, Demirtaş'ın eşinin yanına getirildiğini öğrenmesi üzerine kendisine telefon açtığını ve Demirtaş ailesiyle geçmiş olsun dileklerini ilettiğini aktaran DEM Parti milletvekili şunları söyledi: "O esnada sayın Bahçeli beni aradı. Duymuş sayın Demirtaş'ın eşinin yanına getirildiğini. Beni aradı. Daha önce kendisi ameliyat olduğunda sayın Demirtaş benim üzerimden ona bir geçmiş olsun mesajı iletmişti. Biz de kendisine iletmiştik, çok mutlu oldu, çok teşekkür etti. Zannediyorum oradan başlayan bir şeydi. Duyunca o da aradı. Çok içten bir kısa sohbet geçti, şifa diledi sayın Bahçeli. Benim telefonumu diafona aldık, ikisiyle de konuştu. Başak hanıma şifalar diledi. Selahattin beye ve Başak hanıma bir ihtiyaçları olup olmadığını sorma asaletini gösterdi. 'İnşallah iyi günler, güzel günler gelsin, sağlığınıza dikkat edin' dedi. Selahattin bey de aynı şeyleri kendisine dinledi. Biz Başak hanımın sonuçları gelene kadar bekledik. Gece 10 sularında da Selahattin beyi cezaevine uğurladık."

"Ne sayın Bahçeli ne sayın Demirtaş tenezzül eder"

Önder, "Bahçeli ile Demirtaş arasında sürece dair bir şey konuşuldu mu?" sorusuna ise, "Hayır. Tamamen insani boyutta. Ne sayın Bahçeli ne sayın Demirtaş buna tenezzül eder. Herkes bu alanda da spekülasyon üretiyor. Sayın Demirtaş süreç başladığından beri bir kere cezaevinde ve dışarıda bu çizgideydi. İçimizde en tecrübeli yoldaşlarımızdan birisidir. Süreç boyunca sayın Cumhurbaşkanına sayın Bahçeli'ye, partimize, özel olarak Pervin hanımla bana, çünkü bir dönem İmralı sürecinde üçümüz beraber yürütüyorduk. Sürekli avukatları üzerinden ya da ziyaretlerimizde önerilerini, notlarını, uyarılarını, dikkat etmemiz gereken şeyleri kendisinden aldık" yanıtını verdi. 

"Şerefim üzerine söylüyorum sürecin hiçbir şartı yok"

Terör örgütü PKK'ya silah bırakma ve kendini feshetme çağrısı yapan Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılma talebi olup olmadığı sorulan Önder, "Öcalan'ın hiçbir şartı yok. Şerefim üzerine söylüyorum bu sürecin hiçbir şartı yok. Sadece yapılması gerekenler var ama onlar da şartı değil" dedi.

İmralı heyetinde de yer alan Sırrı Süreyya Önder'in açıklamalarında öne çıkanlar şöyle: 

"Devlet Bey siyasi yaşamda gördüğüm en zarif insanlardan biri"

"Devlet Bey birebir insan ilişkilerinde şu siyasi yaşamda gördüğüm haza en zarif insanlardan birisidir. Daha önce değişik adlarla kurduğumuz partilerin milletvekilleriyle her vesileyle tokalaşan, halini hatırını soran, yakınını kaybettiğinde taziye için mutlaka arayan ama siyaseten en sert şekilde tartıştığımız bir rakibimizdi. Fakat bu asaleti Devlet Bey'den başka pek kimseden görmedik. Kendim cezaevine girdiğinde, Pervin Hanım üzerinden bana 'geçmiş olsun' mesajı göndermişti. Yapabileceği bir şey olup, olmadığını sormuştu.

"11 yıl önce söylemiştim"

Bu konuda farklı görüşüm vardı. 11 yıl önce dile getirmiştim. Birinci çözüm süreci sarsıntıya uğramıştı. O zaman bu meselenin Devlet Bey'le çözüleceğini söylemiştim. Bu işte ciddiyet ve samimiyet iki altın anahtar. Böyle büyük işe kalkışanlar bununla doğru orantılı ciddiyet ve samimiyetin sahibi olmalılar. O anlamda bu lafı söyledim. Biraz da tanıdığım için Devlet Bey'i söyledim.

Bahçeli'nin çıkışı olduğunda biz sayın Cevdet Yılmaz, sayın Ahmet Türk, ben, sayın Bekir Bozdağ ve sayın Abdülhamit Gül'le beraber Şenyaşar ailesinin barışına vesile olmuştuk. Bunun yemeği yapılacaktı. Onun biçimi, yeri, zamanına dair toplantı halinde Meclis'teydik. Birdenbire ortalık kalkıştı. 'Efendim sayın Bahçeli konuşma yapmış' dediler. Tutanakları geldi, okuduk, sarsıcı bir konuşmaydı. Defalarca okuduk, videosunu seyrettim. Onun üzerine o toplantı akamete uğradı. Ahmet Türk'le benim odama geçtik.

"Daha barış halayı çekeceğiz"

Odama oturduk, ilk defa asistan arkadaşım aradı 'Sayın Bahçeli'nin makamından arıyorlar, görüşmek istiyor' diye. 'Buyrun bağlayın' dedim. Diafona aldım, Ahmet Abi de dinliyordu. Sağlığımı sordu, ben de onun sağlığını sordum. 'Barışı görelim ondan sonra Allah emanetini alsın' dedim. 'Olur mu efendim daha barış halayı çekeceğiz, kendinize kondurmayın' dedi. "Çiviyi arşı alaya çaktınız, henüz değerlendirmeye boyumuz yetmiyor" dedim. Ahmet Abi ile sohbet ettiler. Karşılıklı kapattık. Sonra kendisini ziyaret ettik.

"İki bilge kişinin hasbıhal etmesini izledik"

Benim bu görüşmeyi Devlet Bey açıklamadan açıklamam saygısızlık olur. İzlenimleri aktarabilirim. Kapı kapandıktan sonra iki farklı siyasi partinin mensupları değil de köy odasında toplanmış, birbirine azami saygı ve özen gösteren, özellikle Ahmet Abi ile Devlet Bey'i kast ediyorum, iki bilge kişinin hasbıhal etmesini izledik. O an çok önemli andı. 

"Vileda saplı her şeyi bilen insanlar komplo teorileri üretiyorlar"

Özellikle televizyonlarda vileda saplı her şeyi bilen insanlar çok komplo teorileri üretiyorlar. Bizim içinde olduğumuz hiçbir şeyde örtülü, gizli, saklı, pazarlıklı ne kendimize ne muhatabımıza yakıştırırım. Çünkü suç işlemiyoruz. Çok ulvi amaç için bir araya gelmişiz. Neyini gizleyeceğiz? Bir can bile söz konusu ise pazarlıktı, karşılığında şuydu, haya ederim öyle bir şeyin içinde olursam. Ne kendime ne evladıma ne arkadaşlarıma ne bu topluma hesabını veremem. Rutin güçlükler var. Türkiye'nin en büyük meselesinden bahsediyoruz. Sayın Öcalan'dan kiminle görüşmek ister meselesi iletildi. Pervin Hanım'la beni işaret etmişti.

"Özgür Bey süreç gibi algılamış, vebali ve sorumluluğu benim"

Sayın Özgür Özel'e ben söylemiştim. Yeterince anlatamamışım sanırım. Bu arada sayın Özgür Özel'in yaklaşımı, duyarlığına, temkinli şerhlerine, gayretine teşekkür etmek boynumuzun borcu. Bu meselede kendisini gayet duyarlı, sorumlu yaklaşım içerisinde gördük her zaman. Süreç iki taraf iradi olarak bir şeyi açıklar, onun adına süreç denir. Bu ilişkiler 1 yıldır yürüyordu dedim, Özgür Bey süreç gibi algılamış onun vebali ve sorumluluğu benimdir.

"Mektubunda açıkladığı şeyin tarihsel, sosyolojik arka planını anlattı"

2012'de yaklaşık 3 yıl kendisiyle beraber bir süreç yürüttük biz. Dolayısıyla tanıdığımız bir insan. Kapasitesini, hakimiyetini bildiğimiz insan. Normalde biz bir aktarım yaparız. Dışarıda gelişmeleri anlatırız. Pervin Hanım başlar, sonra ben aktarırım. Sonra kendi fikirlerini söyler. Devlet yetkilileri de orada oturur. Zaman zaman sayıları değişir. Bu sefer bizi durdurdu. 'Zamanımızı verimli kullanmamız lazım, merak ettiğim, soracağım şeyler var, aktarım yapmak istediğiniz farkındayım, bu sefer sadece ben konuşayım, daha sonra onları aktarırsınız' dedi. Küçük müdahalelerin dışında mevzuya dahil olmadık. Şunu anlattı; mektubunda açıkladığı şeyin tarihsel, sosyolojik arka planını anlattı. Bunun tarihsel olarak niçin gerekli olduğunu, felsefi olarak zemininin ne olduğunu, tarihsel olarak nereye yaslandığını gerekçelendirerek sundu.

"Öcalan 'Bahçeli'nin ne kast ettiğini çözdüm, çok yüksek kıymet biçtim' dedi"

İlk görüşmede fesih ya da başka bir şey anlatmadı. Bu işi gerçekten kendisinin niye bu ihtiyacı hissettiği bir dünya, bölge, ülke analizini tarihselliği ile birlikte günümüze getirip tartıştı bizimle. Bahçeli'nin konuşmasıyla ilgili 'Ciddi bir insandır, ne kast ediyor, bunu anlamaya çalıştım, sonunda çözdüm, sorumluluk sahibi, vicdan sahibi, ben de buna çok yüksek kıymet biçtim" dedi. "Yaklaşmakta olan, uluslararası ve bölgesel ölçekte bizi bekleyen akıbeti, faturasını, toplumsal maliyetini bizi ve çocukların ödeyebileceği ferasetini gördü ve buna yüksek değer biçtim" dedi. Sayın Mesut Barzani de ilginçtir '3 gün düşündüm' dedi. AK Parti de muhtemelen düşündü.

"Bu işin hiçbir şartı yok, gereklilikleri var"

Sayın Bahçeli Meclis'te gelsin konuşsun, demişti. Dediğinden ricat edecek seciyede bir insan değil. Hep arkasında durdu. Sayın Öcalan dedi ki 'onu çok zorluyorlar, onun işini güçleştirmeyelim, ben Meclis'e gelmeyeyim, orada siz varsınız, ben buradan konuşurum' dedi. Bir talebi oldu mu? Hayır ve asla! Bu işin hiçbir şartı yok. Ön şart ya da sonrasında bir şart yok. Bunu bütün şerefimle söylüyorum. Ben de ömrünü bu işe vakfetmiş bir barış emekçisiyim. Bu uğurda toprağın altına giden insanlar, yıllarca zindanda kalan, aşını, işini sağlığını kaybedenler var. Memleketin hassasiyetinin hepsini aynı kantarda tartarsak. Kürtler de soruyor. Birlikte kuracağız bu barışı. Birbirimizin ufkuna bakacağız. Bunun başka yolu yok. Şerefim üzerine temin ediyorum ki, bu işin pazarlığı ya da şartı yok. Ben de bu lafı kolay kolay kullanmam. Yarın gök kubbe altında ayan olmayan hiçbir şey yok.

Peki ne var? İşin gereklilikleri var. Bu adım atıldı. Bir bölümün sonucuydu çağrı metni. Çağrı bir şeyin başlangıcı gibi algılanıyor. Bir anlamda başlangıcı bir anlamda bir kısmının bitimi. Bundan sonra teknik, altyapı, hukuki, siyasi birtakım enstrümanlara ihtiyaç var. Bunu devlet yetkilileri sayın Öcalan'la konuşmuşlardır. Bunlar da bu sürecin şartı değildir ama gereğidir. İlk aşama başarıyla tamamlandı. İlk aşama bu işin yüzde 50'sinden fazlasıdır. Kıymetli, stratejik, hayati olan en önemli kısmı burasıydı diyelim. Herkes bir irade beyanında bulundu. PKK, sayın Öcalan, güç kuvvet veren ülkeler irade beyanında bulundu. Devlet, hükümet nasıl karşılayacağına dair irade beyanında bulundu. Bundan sonrası bu süreci birlikte örme zamanı. 'Ben bunu yaptım, sen de bunu yap' diye ortalıkta çağrı enflasyonu var. Bunu da konuşacağız.”

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!