Mehmet Bastıyalı kitapları Yakın Kitabevi’nde

VAROLUŞUN HAKİKATLERİ

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin ardından Rodos’ta yaptığı kısa süreli gezici vaizlik ve imamlıktan sonra Türkiye’ye dönen Bastıyalı, yaptığı araştırmalarda bize öğretilenlerin Kuran’da pek yeri olmadığını gördü. Kuran, İncil ve Tevrat’ı inceledikçe, bize haram diye bazı öğretilenlerin aslında helal olduğunu görünce kolları sıvayan Bastıyalı, uzun süren çalışmalarını ve ulaştığı sonuçları şöyle değerlendirdi: “Bize helal kılınanlar diğer kitap sahiplerine de (Yahudi ve Hristiyanlara)helal kılınmış, bize haram kılınanlar onlara da haram kılınmıştır. Burada Yüce Allah diyor ki, Allah bir kısım kullarına bazı şeyleri helal edip, diğer bazı kullarına da aynı şeyleri haram etmez. Bu, mantığa ve Allah’ın adaletine sığması mümkün olmayan şeylerdir.

Yine Kuran’da, Biz kitap sahiplerine kuzu ve dananın iç yağlarını haram kıldık der. Yani demek isteniyor ki, bunlar bize de haram kılınmıştır. Durum böyleyken,  biz Müslümanlar bu detaya dikkat ediyor muyuz? Asla. Bunlar, Yahudi ve Hristiyanlara haram kılınmış şeylerdir deyip güya kendimizi temize çıkarıyoruz.

Buna benzer tartışılması gereken çok şeye ulaşmam ‘Varoluşun Hakikatleri’nin doğmasına neden oldu” dedi.

“Yanlış anlaşılmış veya anlamak istemediğimiz bir başka husus da, cennet ve cehennemi aynı anda bu dünyada yaşıyor olmamızdır” diyen Bastıyalı ‘Varoluşun Hakikatleri’ ile ilgili bilgilendirmesini şöyle sürdürdü: “Tabii cehennemin tüm kademeleri bu dünyamızda iken cennetin ilk kademesi sadece bu dünyada olup, diğer kademeler Kâinat’ın diğer katmanlarındadır. Onları hak edenler adım adım hak ettikçe tadacaklardır. Zira Kuran’da şöyle der: Cennet halkı cehennem halkı ile görüşürler. Cennet halkı der ki, biz Allah’ın vaat ettiğini hakkıyla gördük, siz de Allah’ın vaat ettiğini hakkıyla gördünüz mü? Sualine karşılık, onlar da evet gördük derler. En basit anlayışla bu durumun nasıl olduğu konusunda kimse ses çıkarmaz. Ben ise merak ediyorum. Bu cennet halkı ile cehennem halkı nasıl görüşüyorlar? Bizim bilemediğimiz ileri bilimsel seviyedeki bir haberleşme aracı ile mi? Velev ki öyle olsun birbirlerinin telefon numaralarını nasıl buluyorlar?

Sırat köprüsü diye adlandırdığımız kıldan ince ve kılıçtan keskin olan köprünün üstünden mahşerde geçeceğimizi sanıyoruz. Halbuki bizler yaşamımız boyunca bu köprünün üstünde duruyor ve bu köprünün üstünde ilerliyoruz. Böylece, bu köprünün üstünde durup geçebilenlerin oluşturduğu topluluklar orayı cennete çevirdikleri gibi, duramayan ve bu köprüden aşağı düşenler de ortamlarını cehenneme çeviriyorlar. Anlaşılacağı gibi, bu sırat köprüsü bizim yaşam çizgimizdir. Doğru ile yanlışın, adaletle adaletsizliğin, güzelle çirkinin arasındaki hassas çizgidir.

Bizler, kendimizi Müslümanlar olarak güya her birimizin Allah’ın yeryüzündeki halifesi olduğumuza inandırmışız. Halbuki, din, dil, mezhep, renk ayrımı olmadan insanların her birinin yaptığı işlerin mükemmelliğine göre biz Allah’ın yeryüzündeki halifesiyizdir. Halifelik, önüne gelenin kolay kolay olabileceği basit bir şey değil. Namaz kılıp hacca gitmekle halife olunmaz, Halife olmak için özetle Allah’ın yardımcısı olacaksın. İhtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını imkânların ölçüsünde yerine getireceksin. Muhtaç insan Allah’tan yardım ister. O isteği bulup çıkaracaksın ve imkânların ölçüsünde yerine getireceksin. İşte o zaman halifelik unvanını kazanabilme imkânına sahip olacaksın.

Kuran’da İsa Mesih talebelerine dönüp, Benim yardımcılarım kimlerdir diye sorar. Talebeleri de hep bir ağızdan ya Meryem oğlu İsa, sen şahidimiz ol ki, biz hepimiz Allah’ın yardımcılarıyız derler. Ayet devamında da, ey insanlar Allah’ın yardımcıları olunuz der. İşte Allah’ın yardımcısı olma şerefine nail olan kişi, aynı zamanda Allah’ın halifesi olmuştur.”

RODOS VE ONİKİ ADALAR TARİHİ

Diğer iki kitabı ile de bilgi veren Bastıyalı, ‘Rodos ve Oniki Adalar Tarihi’ adlı bir kitabını Rodos’la ilgili hiçbir yazılı Türkçe metinin olmaması nedeniyle hazırladığını belirterek, “ Rodos’lu olmam nedeniyle, ilk defa araştırıp, 19 kaynak kitaptan yararlanarak bu kitabı yazdım. Türk Dil Tarih Kurumu yayınladığı kitapta Rodos’la ilgili kaynakça olarak benim kitabımdan yararlanmıştır.

ŞİİR VE AŞKIN FELSEFESİ
Bir diğer kitabım da, Şiir ve Aşkın Felsefesi’dir. Bu da, gençlik yıllarımdan günümüze kadar zaman zaman yazdığım şiirleri ve aşkla ilgili birikimlerimi topladığım bir kitaptır. Hani Hayyam demiş ya: Dün özledim de çıktım senin yerin dedikleri göklere, Bir ses yükseldi gafil dedi, bizde aradın tanrı sende.

İşte bu nedenle insan içine yönelmeli e iç güzelliklerini keşfetmeli. Bu güzellikler ona bazen resim yaptırır, bazen de şiir yazdırır, ama ne yaptırırsa yaptırsın güzel şeyler yaptırır. Bana da bu kitabı yazdırdı.”