İzmir
23 Ekim, 2025, Perşembe
  • DOLAR
    41.98
  • EURO
    48.81
  • ALTIN
    5580.2
  • BIST
    10.467
  • BTC
    108236.22$

Meme Kanserinde Ruhsal İyileşme İçin 5 Öneri

Meme Kanserinde Ruhsal İyileşme İçin 5 Öneri
Meme kanseri, her yıl milyonlarca kadının yaşamını etkileyen ve kadınlarda en sık görülen kanser türü olarak kabul ediliyor. Tanı konulduğu andan itibaren sadece bedensel bir tedavi süreci değil, aynı zamanda ruhsal bir yeniden yapılanma dönemi de başlıyor. Uzmanlar, fiziksel iyileşmenin yanında psikolojik desteğin de tedavinin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguluyor. Memorial Göztepe Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Uzm. Psi. Arzu Beyribey, meme kanseriyle mücadele sürecinde ruhsal dayanıklılığın önemi hakkında bilgi verdi.

Tanı anında şok, kaygı ve belirsizlik duyguları hakim olur

Kanser tanısını duymak, birçok kadın için hayatın durduğu bir an anlamına gelebilir. “Kanser” kelimesi, sadece bir teşhis değil; ölüm, kayıp ve belirsizlik kavramlarını da beraberinde getirir. Bu dönemde hastalar genellikle şok, inkâr, öfke ve yoğun kaygı yaşarken; psikolojik destek, bilgi kirliliğini azaltmak ve yalnızlık hissini gidermek açısından kritik önem taşır.

Cerrahi süreç ve kadınlık kimliği

Meme kanseri tedavi sürecinde memenin tamamen alınması ya da sınırlı bir kısmın çıkarılması sadece fiziksel değil, duygusal izler de bırakabilmektedir. Meme; kadınlık, annelik ve toplumsal kimliğin sembolü olarak algılandığı için, kaybı ya da şekil değişikliği benlik algısında sarsılmalara yol açabilir. Memenin kaybı ya da şekil değişikliği, kişide “ben hala aynı kadın mıyım?” endişesi ve bedensel bütünlüğün zedelenmesi hissi doğurabilir. “Aynaya bakmaya korkuyorum”, “Eşim beni çekici bulacak mı?” gibi sorular; psikolojik travmanın kaçınılmaz olduğunun bir göstergesidir. Bu süreçte psikolojik destek çok önemlidir. Cerrahi sonrası rekonstrüksiyon fiziksel bir onarım sağlasa da, kadının kendi bedenini yeniden kabullenmesi ve özsaygısını inşa etmesi için psikoterapi büyük önem taşır. 

Yorgunluk ve sosyal izolasyon aşaması

Kemoterapi, radyoterapi ve hormon tedavileri, bedeni olduğu kadar ruhu da etkiler. Saç dökülmesi, kilo değişimleri ve yorgunluk gibi yan etkiler, kişinin sosyal çevresinden uzaklaşmasına ve depresif duygulara sürüklenmesine neden olabilir.  Bu süreç depresyon, kaygı bozuklukları, uyku sorunları ve sosyal izolasyonla el ele ilerler. Kimi hastalar sevdiklerinden uzaklaşırken kimileri, toplumdan gelen “artık kırılgansın”, “iyi misin?” gibi iyi niyetli ama yargılayıcı bakışlar nedeniyle içine daha da kapanabilir. Bu noktada bilişsel davranışçı terapi (CBT), mindfulness uygulamaları ve grup terapileri hem kaygıyı azaltır hem de yalnızlık hissini hafifletir. Psikolojik destek, tıbbi tedavinin tamamlayıcısı olarak hastaların yaşam kalitesini artırır.

Çiftlerin iletişimi de etkilenebilir

Meme kanseri sadece bireysel değil, aynı zamanda ilişkisel bir mücadeledir. Cerrahi sonrası yaşanan bedensel değişiklikler, çift ilişkilerinde mesafe yaratabilmektedir. Kadın “Eşim beni hâlâ çekici bulacak mı?” diye kaygılanırken, partneri “Ona nasıl yaklaşmalıyım?” ikilemiyle baş başa kalabilir. Bu noktada çift terapisi ve psikoseksüel terapi, açık iletişimi güçlendirmeye destek olabilir. İlişkilerin yeniden güven, sevgi ve anlayış temeline oturmasını sağlar. 

Hayata yeniden dönüşle başlayan hastalanma korkusu

Tedavi tamamlandığında hastalarda çoğu zaman yeni bir kaygı başlar; hastalığın tekrarlama korkusu. Bu nedenle her ağrı ya da kontrol, yeni bir endişeye dönüşebilir. Ancak bu dönem aslında, doğru yaklaşımlarla psikolojik destek sağlandığında, “travma sonrası büyüme”nin de mümkün olduğu bir dönemdir. Birçok kadın bu süreçte hayatın anlamını yeniden tanımlar, ilişkilerini güçlendirir ve kendi iç dayanıklılığını keşfeder. Bu dönemde psikolojik destek almak; kaygıları yönetmek, olumlu baş etme stratejileri geliştirmek ve bireyin kendi iç gücünü keşfetmesini sağlamak açısından vazgeçilmezdir.

Beden ve ruhun ortak iyileşmesi sağlanmalı

Meme kanseri tedavi sürecinde beden ile ruh eşzamanlı iyileştiğinde, gerçek iyileşme kalıcı olur. Çünkü gerçek iyileşme yalnızca tümörün alınmasıyla değil, hastanın yaşam sevincini ve özgüvenini yeniden kazanmasıyla mümkündür. Bu dönemde hasta yakınlarının da dikkat etmesi gereken noktalar var. Örneğin “güçlü olmalısın” demek yerine duygulara alan tanıyın. Beden değişimlerine eleştirel yaklaşmayın; sevgi ve destek diliyle konuşun. Beraber yemek yapmak, refakat etmek gibi basit destekler kişinin yalnızlık hissini azaltır.

Ruhun iyileşmesi için 5 öneri

  • Duygularınızı paylaşın ve profesyonel destek alın.
  • Bedeninizdeki değişimle uyum sağlamak için kendinize zaman tanıyın.
  • Grup terapilerine katılın; benzer deneyimlerin paylaşımı yalnızlık hissini azaltır.
  • Cinsel veya çift sorunlarında uzman desteğine başvurun.
  • Tekrar hastalanma korkusuyla başa çıkmak için nefes, gevşeme ve farkındalık tekniklerini deneyin. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!